12 Yıllık Esaret // 12 Years a Slave - Deneme Blogu

Breaking

Öylesine

About

test banner

Post Top Ad

Responsive Ads Here

Post Top Ad

Responsive Ads Here

Pazartesi, Nisan 07, 2014

12 Yıllık Esaret // 12 Years a Slave



Film, 19. yy da gerçekten yaşayan Solomon Northrup isimli zencinin, pamuk tarlasına köle olarak satılmasını ve kurtulduktan sonra yaşadıklarını kaleme alarak yazdığı aynı isimde ki kitaptan uyarlanarak sinemaya aktarılmış. Dolayısıyla film bir biyografi.

Aslında bir biyografiyi izliyor olmak, filmi eğlence olmaktan çıkarıp izlediklerinizi hissetmenizi sağlıyor. Empati kavramını neredeyse tüm iliklerinizde hissediyorsunuz. Tam da bu nedenle filmi rahatlıkla beğenirken tavsiye etmek o kadar da kolay olmuyor. Hele mutlu son isteyen ve bekleyen Türk insanı için daha da zor.

Film bittiğinde derin bir iç çekerek 'Ey Özgürlük' dedikten sonra kölelik sistemini icat eden canlı türü olarak insanlığımdan utandım.  Sonra da millet olarak tarihimizde  kölelik anlayışının olmamasına şükrettim...

Solomon Northrup'un Kitabı
Özetle filmden de bahsedeyim. 1841 de New York'ta yaşayan Solomon Northup ailesi ile birlikte özgür yaşayan bir siyahidir ve müzikle ilgilenmektedir. Bir gün tanıştığı iki kişi ile müzik işi konusunda anlaşırak Washington'a gitmeye karar verir. Solomon kendine geldiğinde kaçırıldığını ve köle olarak satıldığını anlar. Artık ismi de Platt olmuştur. Tüm çabalarına rağmen özgür olduğunu kimseye anlatamaz ve güneydeki tarlalara köle olarak satılır. Kölelik hayatı boyunca şiddeti, acıyı, küçük düşürülmeyi ve çaresizliği yaşayarak öğrenecektir. İsyan etme cesareti olmayan insanlar arasında hayatta kalmak için dikkat çekmemesi gerektiği kanıksatılır. Solomon'un kurtulma hayallerinin tükendiği bir anda tarlaya gelen Kanadalı bir marangoz ustasının -bu adam Brad Pitt oluyor- kendisine inanıp yardımcı olmasıyla özgür olduğunu kanıtlar ve kölelikten kurtulur.


3 yorum:

fildişinden kule dedi ki...

Eleştirine haklılık payı verdim dostum. Biyografi olarak bakıldığında mecburen yaşananlar gösterilmelidir.

Abdullah ÖZER dedi ki...

Hocam bloguna baktım... Blog yazarı gibi değil de tam bir sinema eleştirmeni tarzında yazmışsın. Çok iyisin...

fildişinden kule dedi ki...

Teveccühün dostum :)

Yorum Gönder

Post Top Ad

Responsive Ads Here